29 Mayıs 2010 Cumartesi

Sağlıkta ekonomik çözüm

Uygunsuz çevre koşulları ve altyapı eksikliği sebebiyle artan sinekler sağlığımızı tehdit ediyor
Her yıl havalar ısınmaya başladığında aynı sorun nüks eder. Sinekler, sivrisinekler sarar dört bir yanımızı. Yaşam konforumuzu olumsuz etkilemenin ötesinde sağlık açısından da önemli bir tehdit unsuru oluştururlar.

Çevre temizliği ile yakından ilgili "sinek sorunu". Uygunsuz uzaklaştırılmaya çalışılan ev ve işyeri atıkları yerleşimlerin sinekler tarafından istilasına çanak tutar. Aynı şekilde, yerel yönetimlerin gelişigüzel yaptırdıkları ve sonradan unuttukları yeşil alanlar ve parklar da birer sinek çekim alanı olmaktadır. Altyapı eksikliğinden, patlayan su boruları ve tıkanan yağmur suyu giderlerinden kaynaklanan çevre kirliliği hiçbir dönem önlenememiştir. Güzel ülkemizin seçilmiş yöneticileri de proaktif bir yaklaşımla önleyemedikleri sorunları her meydana geldiklerinde giderme yolunu tercih etmişlerdir. Taşan derelere kurtarma ve sağlık ekipleri aksamadan sevk edilmiş, bununla da yetinilmeyip olay mahali bizzat yerinde incelenmiştir. Sivrisinek ve diğer haşereler şehri ve yaşayanlarını rahatsız etmeye başladığında yerel yönetimler ilaçlama timlerini hemen göreve çağırmıştır. Önceden önlem almaktansa olay meydana geldikten sonra durumun ciddiyetine göre müdahale edilmiştir. Sağlık konusunda koruyucu hekimlik yerine tedavi edici hekimlik uygulanmıştır. Tedavi ve ilaç giderleri de öyle büyümüştür ki bunları finanse edecek kurumlar ve sistemler bir bir çökmüştür. Sözde hiç ya da çok az etkilendiğimiz, geçmek bilmeyen krizin gölgelediği şu günlerde sivrisinek sorunu dikkatimi çekti. Çevre temizliği ve altyapı sorunları ile ilgili herhangi bir ciddi çalışma yapılmadığı halde sivrisinekler ortalarda gözükmüyor. Yoksa sorunu temelden çözecek bir uygulama mı bulundu ?

Yerel yönetimlerin ilaçlama timleriyle ortalığı duman altında bırakarak sorunun çözülemeyeceğini anlayan hükümet konuya ekonomik ve köklü çözümü bulmuş. Nasıl mı ?

Benim gözlemlerime göre halk, özellikle de esnaf ve küçük girişimciler çözüme dahil edilmiş. Çözüm yabancı kaynaklı değil yerel ve atalarımızın sözlerinden yola çıkılarak geliştirilmiş gibi. İnanmıyorsanız hemen yarın gidin çarşınıza pazarınıza ve dikkatlice bir gözlemleyin, tahmin ediyorum hak vereceksiniz. Teğet geçen ekonomik krize de duruma göre müdahale ederiz mantığı ile göğüs germeye çalışanlar ekonomik krizin olumsuzluklarını gideremese de, etkilenenleri başka bir sorunun çözümünde kullanarak başarılı olmuş gibiler. Angola vatandaşının bile yılda ortalama 20 Kg et tükettiği bir dünyada sadece 5 Kg et tüketebilir hale getirilmiş, satınalma gücü neredeyse tamamen elinden alınmış insanımız kasap, manav, market, giyim, eşya alışverişi yapmaz olmuş. Bunun neticesinde müşteri bekleyen, boşta kalan işletmeciler de başlamışlar sinek avlamaya. Al sana ekonomik çözüm! Başka bir açıdan bakıldığında ise sinek avlama resmen iş olarak tanındığında işsizliğe de çözüm getirilmiş oluyor. Hiç gerek yok istatistiklerle oynayarak bir ayda bir milyon kişiyi istihdam edilmiş gibi göstermeye. Sağlık giderleri de azalmış olacak bu gidişle. Vatandaş hop oraya hop buraya sinek peşinde zıplarken spor yapıp sağlıklı da kalacak. Sinekler ve diğer haşereleri avlayarak sağlıklı yaşam alanı yaratmak için kişisel katkısını da sağlamış olacak. Katılımcı olmak bu olsa gerek !

Yaz geldi sinekler sorun olacak derken sinekler her derdimize derman oldu. Sineklerin artma girişimiyle birlikte işsizlik, sağlık ve ekonomi sorunlarımız çözülüverdi. Tek sorun, ortada avlanacak sinek kalmadığında bunca insanın sorunları çözülsün diye neyi avlayacağı. Allah hepimizin sonunu hayır etsin.


Ne mutlu Türk'üm diyene

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Lüleburgaz'da 19 Mayıs coşkusu

Her yıl olduğu gibi 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı bu yıl da coşkuyla kutlandı. 8 Kasım Stadı'nı dolduran binlerce Lüleburgazlı hareketli ve renkli bir gösteriye tanıklık eti. Kırklareli milletvekili Dr.Tansel Barış'ın da katıldığı kutlama programı her saniyesinde nefesleri kesti. Son derece başarılı bir tören komitesinin önderliğinde yoğun bir çalışmayla hazırlanan gençler mükemmel sunumlarının karşılığını alkış yağmuru olarak aldılar. "Ata'm izindeyiz. Kutsal emanetin emin ellerde." mesajlarını tüm dünyaya haykırdılar. Ne mutlu Türk'üm diyene...



Fotoğrafların tamamını lütfen buradan takip ediniz.

18 Mayıs 2010 Salı

OKS, SBS, LGS ve diğerleri

Türk gençliği
Gün geçmiyor ki, çocuklarımızın hayatına yeni bir sınav sistemi ve kısaltması girmesin. Gün geçmiyor ki, çocuklarımızın ve toplumumuzun geleceği biraz daha aydınlanmasın (!) Gün geçmiyor ki, "Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir" diyen Ata'mızın izinden biraz daha uzaklaşmayalım.

Geleceğimizin teminatının Türk gençliği olduğunu her defasında vurgulayan Ata'mız, eğitim ve öğretime de azami önem vermiş, İlk Öğretmen olarak da öncülük etmiştir. Günümüzde eğitim ve öğretime önem verilmiyor değil. Ata'mızın eğitim ve öğretim anlayışından farkı yetiştirilmek istenen ürünlerdir, nesillerdir. Ata'mız okullarda çağdaş, yenilikçi, bilinçli, Türk toplumunu bir adım daha ileriye taşıyacak nesillerin yetiştirilmesini amaçlarken, günümüzde geliştirilen sistemler düşünmeyen, geliştirmeyen, tüketen, sözde vasıflı işçiler yetiştirmeyi hedefliyor. Düşünen, karar veren, geliştiren, yöneten Türk toplumu yerine düşünmeyen, yönetilen bir Türk toplumu yaratılmak isteniyor.

Bir zamanlar ilkokul - ortaokul - lise yapısı vardı. Küreselleşen Dünya düzeninde yabancı dil eğitiminin önemi artınca buna Anadolu Liseleri ve seçme sınavı eklendi. Günümüz şartlarına, ihtiyaçlarına uyarlama yapıldıktan sonra ilköğretim okulu - lise/Anadolu Lisesi yapısı meydana geldi. Ortaokul kavramı birleşme neticesinde ortadan kalksa da eğitim sistemi içerisinde süreç olarak hala var. Tüm bu yapı değişikliklerinin parelelinde bir de OKS, SBS, LGS, vb. kısaltmalarla gündemimizden düşmek bilmeyen seçme sınavı gelişmeleri var. Belirlenen bir sınav sistemi henüz meyvelerini vermeden değişen, eğitimi yavaş ama emin adımlarla paralıya dönüştüren bir bilmece. Son varılan noktada parası olanın çocuğu iyi bir eğitim almaya hak kazanıp yoluna bir şekilde devam edebiliyor. Lise seviyesinde mesleki ya da ilmi eğitim alma tercihi de bulunuyor. Herkesin bildiği ve yaşadığı bu konuları yazmanın anlamı ne ?

Hızla değişen gündemimiz içerisinde geçtiğimiz günlerde yer alan bir konu aklıma takıldı. Tüm liseler Anadolu Lisesi olacak ve sınav sistemi tekrar düzenlenecek şeklinde basında parladı ve söndü. Başka konular gündemin ilk sıralarına yerleştirildi ve arkaplanda sistem olgunlaştırılmaya devam ediliyor. Bazı yazılarda yapılacak bu değişiklik ile sadece liselerin adlarının değişmiş olacağınıi netice itibariyle her şeyin aynı kalacağını okuduk. Yabancı dille eğitim yapan Anadolu Lisesi ilk zamanlarda olduğu gibi sadece 10 kadar var yurt genelinde. Son dönemde her ilçeye Anadolu Lisesi projesiyle değişen tek şey lise müfredatının güncelleştirilmesinden başka bir şey değil. Bu geliştirilmiş müfredattan yararlanmak isteyenlerin dersane desteği alması gerekliliği dışında. Sınava özel hazırlanma lüksü olmayan, sınav günü veya günlerinde şanssızlık yaşayanlar hala klasik lise eğitimi ve devamında üniversite öğrenimi görme seçeneklerine sahip. Tüm liseler Anadolu Lisesi olduğunda ve tek sınavlı sisteme dönüldüğünde durum ne olacak ? Sakın eski tas eski hamam demeyin !

Yeni sitemde ilköğrenimini tamamlayan öğrenci bir sınava girerek Anadolu Lisesi'ne giriş hakkı için mücadele edecek. Başarılı ve şanslı ise sorun yok. Dersane ihtiyacı ve maliyeti konusuna hiç girmek istemiyorum çünkü okuyacak çocuk onsuz da yapar diyebilirsiniz. Sınav günü herhangi bir sebeple (stres, sağlık, kaza, trafik sıkışıklığı,...) başarısız olan, sınava giremeyen çocuğun durumu ne olacak ? Sınava girip de yaşadığı bölgenin Anadolu Lisesi kontenjanında kendisine yer bulamayan öğrencinin durumu ne olacak ? Yaşadığımız bölge için bir örnek oluşturalım. Bizim ilçemiz yaklaşık 110.000 nüfusun ihtiyacını karşılıyor. Liselerin dönüşümünden sonra 4 adet Anadolu Lisesi olacak. Her biri dört tane otuzar kişilik sınıf açtığında ilçemizde toplam 480 öğrenci Anadolu Lisesi eğitimi alma şansına sahip olacak. Çocuğunuz 481. en yüksek puana sahip olduğunda hangi okula gidecek ? Meslek lisesine ! Mesleki eğitim ağırlıklı müfredat ile ileride gireceği üniversite sınavında başarılı olursa ne güzel. Bizim ilçemizde giremezse komşu ilçedeki Anadolu Lisesi'ne girer ve yoluna devam eder mantığı da yanlış olur, oradaki öğrencilerin de armut toplamayacağı açıktır. Sizin hep başarılı gördüğünüz, geleceğini doktor, mühendis hayalleriyle süslediğiniz biricik çocuğunuz başarısız mıdır ? Kesinlikle hayır. O eğitim sisteminin, sınav sisteminin kurbanı olmuştur. Hayatına işçi veya ustabaşı olarak devam etmek üzere ilk adımını acı bir şekilde atmıştır.

Meslek liselerini aşağıladığımı düşünmeyin. Mesele bu değil. Mesele yakın gelecekte liselerin değil Anadolu Liselerinin ortadan kalkacağıdır. Mesele çocuklarımız yenilenmiş müredatlı liseye sınavla gireceğidir. Sınav ilk başlarda farklı müfredatlı okullara öğrenci seçmek üzere konulmuşken şimdi liseye giriş hakkı için olacaktır. Ata'mızın sözünü ettiği Türk ekonomisini, Türk sanatını, Türk şiir ve edebiyatını ilim ve fen ile değil Türk işgücü ve Türk ustalığı ile geliştirmek üzere yola çıkacağız. Çocuklarımızın, geleceğimizin önüne aşılması güç bir duvar daha öreceğiz. Krizlerle boğuşan, sözde gelişmiş, her geçen gün yabancılaşan sanayimize yetişmiş, düşünmeyen, ucuz işçiler üreteceğiz.

Ne mutlu Türk'üm diyene...