"Sporda başarılı olmak için bütün milletçe sporun niteliği ve değeri anlaşılmış olmak ve ona kalpten sevgiyle bağlanmak ve onu vatani görev saymak gerekir." demiş Ata'mız. Her alanda olduğu gibi sporda da ilerlemeyi hedeflememizin gerekliliğini ortaya koymuş. Ata'mızın izinde olduğumuzu iddia ederiz ama gerçekten üzerimize düşenleri yapıyor muyuz ?
Özellikle son yıllarda değişik spor dallarında uluslararası başarılar elde ettik. Küçük, kısıtlı olanaklarıyla çalışmalarını sürdüren kulüpler yetenekli birçok kardeşimizi keşfederek zirveye taşıdı ve taşımaya devam ediyor. Gençlerimiz uluslararsı arenalarda şampiyonluk kürsülerine çıkıyorlar. Hem de en üst basamağa. Belli ki Ata'larının izindeler. Yanlarında ise mevcut tüm bilgi ve becerisiyle başarıya odaklanmış değerli hocaları yer alıyor. Zaman içerisinde kendilerini yetiştirmiş yetenekli Türk sporcuları. Ata'nın izinde olduklarından kimsenin şüphesi yok. Elbette sporcu ve hoca ikilisi büyük başarıları getirmek için yeterli olmuyor. Beslenmesinden donanımına, tesisinden ulaşımına birçok ihtiyaç daha var ki hepsi maddi güce bağlı. Bu konuda genç sporcularımızın yanında yer alan fedakar aileleri üzerlerine düşeni yapmaya var güçleriyle çalışıyorlar. Ata'larının izinde ksıtlı da olsa tüm kaynaklarını gençlerin, biricik evlatlarının başarıları için seferber ediyorlar. Sonuçlara bakıyoruz, gerçekten şaşırtıcı. Avrupa'nın ve dünyanın diğer ülkelerinin spora ayırdıkları dev kaynaklara karşı küçücük bütçeleri ile büyük başarlara imza atıyorlar. Fotoğrafta görülen Gülşah ve Neslihan kardeşlerimiz bu başarılı sporcularımızdan sadece ikisi. Onlar gider uluslararası turnuvalara, kaparlar birer ikişer madalya dönerler. Ekiplerinin görünmez kahramanları olan hocaları ve velileri bu karede yer almasalar da onlar hep oradalar. Buraya kadar anlatılanlar Ata'mızın sözüyle ne kadar örtüşüyor ? Ciddi bir eksiklik var gibi. Evet, ciddi bir eksiklik var. Milli başarılardan söz ettiğimiz yerde milletimiz, devletimiz, kurumlarımız ortalarda yoklar. Sporcu, velisi ve antrenöründen oluşan bu ekipler kendi sorumluluk bilinçleriyle, kendi olanakları ve fedakarlıkları ile başarılı olmuştur. Başarılı olduktan sonra kendine pay çıkarmak isteyenler ortaya çıkıp başarıdan nasiplenmek istemişlerdir. Çalışma ve fedakarlıklar bireysel ama başarı milli olmuştur. Hakkımız var mı bu başarıyı sahiplenmeye ? Ödediğimiz vergilerden bu sporcularımıza yeterli kaynaklar aktarılmış olsa olacak diye düşünüyorum. Bakarsanız yasal düzenlemelerde böyle bir yapı da var. Sporu, sporcuları desteklemek için ne kadar kaynak ayrılacağı belirlenmiş. Bu kaynaklar yerlerine ulaşıyor mu ? Genellikle hayır. Devletin ayırdığı az miktarda kaynak ancak yukarı kademelerin giderlerini karşılıyor. Yerel yönetimlerin ayırmaları gereken kaynaklar ise kurulan paravan kulüplerin kasalarına ve düzenlenen diğer konuyla pek ilgisi olmayan organizasyonlara gidiyor. Milletçe sporun değerini pek anlamadığımızdan sponsorluk olayı da işlemiyor. Genç sporcular yakın çevrelerinde bir sponsor bulduklarında havalara uçuyor. Ailelerine getirdikleri ek yükü az da olsa hafifletmek onları mutlu ediyor. Bu kısıtlı olanaklarla uluslararası devlere karşı başarıları kapan sporcu gençlerimiz ve ekiplerini gerçekten kutlamak gerekiyor. Gayretleri, fedakarlıkları ve cesaretleri her türlü takdire değer.
Genç sporcularımız ve ekipleri "Ata'm izindeyiz" diyor ve büyük başarılara imza atıyor. Onları destekleyip daha da ileri gitmeleri için üzerine düşeni yapması gerekenler ise "Ata'm izindeyiz, izin dönüşü başarı varsa sahipleniriz" diyerek kulaklarının üzerine yatıyorlar. Peki siz neredesiniz ?
Özellikle son yıllarda değişik spor dallarında uluslararası başarılar elde ettik. Küçük, kısıtlı olanaklarıyla çalışmalarını sürdüren kulüpler yetenekli birçok kardeşimizi keşfederek zirveye taşıdı ve taşımaya devam ediyor. Gençlerimiz uluslararsı arenalarda şampiyonluk kürsülerine çıkıyorlar. Hem de en üst basamağa. Belli ki Ata'larının izindeler. Yanlarında ise mevcut tüm bilgi ve becerisiyle başarıya odaklanmış değerli hocaları yer alıyor. Zaman içerisinde kendilerini yetiştirmiş yetenekli Türk sporcuları. Ata'nın izinde olduklarından kimsenin şüphesi yok. Elbette sporcu ve hoca ikilisi büyük başarıları getirmek için yeterli olmuyor. Beslenmesinden donanımına, tesisinden ulaşımına birçok ihtiyaç daha var ki hepsi maddi güce bağlı. Bu konuda genç sporcularımızın yanında yer alan fedakar aileleri üzerlerine düşeni yapmaya var güçleriyle çalışıyorlar. Ata'larının izinde ksıtlı da olsa tüm kaynaklarını gençlerin, biricik evlatlarının başarıları için seferber ediyorlar. Sonuçlara bakıyoruz, gerçekten şaşırtıcı. Avrupa'nın ve dünyanın diğer ülkelerinin spora ayırdıkları dev kaynaklara karşı küçücük bütçeleri ile büyük başarlara imza atıyorlar. Fotoğrafta görülen Gülşah ve Neslihan kardeşlerimiz bu başarılı sporcularımızdan sadece ikisi. Onlar gider uluslararası turnuvalara, kaparlar birer ikişer madalya dönerler. Ekiplerinin görünmez kahramanları olan hocaları ve velileri bu karede yer almasalar da onlar hep oradalar. Buraya kadar anlatılanlar Ata'mızın sözüyle ne kadar örtüşüyor ? Ciddi bir eksiklik var gibi. Evet, ciddi bir eksiklik var. Milli başarılardan söz ettiğimiz yerde milletimiz, devletimiz, kurumlarımız ortalarda yoklar. Sporcu, velisi ve antrenöründen oluşan bu ekipler kendi sorumluluk bilinçleriyle, kendi olanakları ve fedakarlıkları ile başarılı olmuştur. Başarılı olduktan sonra kendine pay çıkarmak isteyenler ortaya çıkıp başarıdan nasiplenmek istemişlerdir. Çalışma ve fedakarlıklar bireysel ama başarı milli olmuştur. Hakkımız var mı bu başarıyı sahiplenmeye ? Ödediğimiz vergilerden bu sporcularımıza yeterli kaynaklar aktarılmış olsa olacak diye düşünüyorum. Bakarsanız yasal düzenlemelerde böyle bir yapı da var. Sporu, sporcuları desteklemek için ne kadar kaynak ayrılacağı belirlenmiş. Bu kaynaklar yerlerine ulaşıyor mu ? Genellikle hayır. Devletin ayırdığı az miktarda kaynak ancak yukarı kademelerin giderlerini karşılıyor. Yerel yönetimlerin ayırmaları gereken kaynaklar ise kurulan paravan kulüplerin kasalarına ve düzenlenen diğer konuyla pek ilgisi olmayan organizasyonlara gidiyor. Milletçe sporun değerini pek anlamadığımızdan sponsorluk olayı da işlemiyor. Genç sporcular yakın çevrelerinde bir sponsor bulduklarında havalara uçuyor. Ailelerine getirdikleri ek yükü az da olsa hafifletmek onları mutlu ediyor. Bu kısıtlı olanaklarla uluslararası devlere karşı başarıları kapan sporcu gençlerimiz ve ekiplerini gerçekten kutlamak gerekiyor. Gayretleri, fedakarlıkları ve cesaretleri her türlü takdire değer.
Genç sporcularımız ve ekipleri "Ata'm izindeyiz" diyor ve büyük başarılara imza atıyor. Onları destekleyip daha da ileri gitmeleri için üzerine düşeni yapması gerekenler ise "Ata'm izindeyiz, izin dönüşü başarı varsa sahipleniriz" diyerek kulaklarının üzerine yatıyorlar. Peki siz neredesiniz ?
Ne mutlu Türk'üm diyene